Pazar, Aralık 07, 2025

Köşe Yazıları

Sessiz Çığlıkları Duyan Siyasetçi: Sessizliğin En Acı Günü

(Foto: Haber Merkezi)

24 Temmuz, Türkiye’de Basın Bayramı olarak kutlanır. Sözde basın özgürlüğünün simgesidir bu tarih. Kutlamalar yapılır, bildiriler yayınlanır, fotoğraflar verilir. Oysa bu yıl, ironinin daniskası yaşandı. Basın Bayramı’nda halkın sesi olması gereken gazeteciler susarken, sesi duymamız gereken bir siyasetçi konuştu: Saadet Partisi Mersin İl Başkanı Bilal Oğuz.

Gazetecilerin Sustukları, Siyasetçinin Konuştukları
Sayın Bilal Oğuz’un yaptığı açıklama, yalnızca bir tespit değil; bir aynaydı. Mersin’de yıllardır görmezden gelinen, kulakların sağır, gözlerin kör olduğu bir gerçeklik vardı. Bu gerçeklik, gazeteciler tarafından değil, bir siyasi parti il başkanı tarafından dile getirildi.

Oysa bu konuların kamuoyuna taşınması gereken mecra, gazetecilik mesleğidir. Ancak ne yazık ki, mesleğin mensupları bile kendi meslektaşlarının yaşadığı sorunlara ilgisiz kalırken, toplumun duymak istemediği hakikatleri bir siyasetçinin dile getirmesi düşündürücü değil midir?

Haldun Okdemir’in —bizim Haldun Ağabeyin— çabalarıyla dillendirilen ilgi yoksunluğu, aslında bir çığlığın özetidir. Ama o çığlık da duyulmadı. Gazetecilerin suskunluğuna, bir siyasetçinin vicdanı ses verdi. İşte bu, basın tarihine geçecek bir çelişkidir.

Basın Bayramı mı, Vicdan Yas Günü mü?
24 Temmuz 2025’te yaşanan bu olay, bir bayram değil, bir yüzleşme günüydü. Halkın haber alma hakkını savunması gereken basının, kendi sorunlarına bile sessiz kaldığı bir günde; bir siyasetçinin çıkıp gerçeği tüm çıplaklığıyla dile getirmesi, tarihe düşülen nottur.

İroniye bakın ki, Basın Bayramı’nda basını temsil edenler değil, siyasiler konuştu. Üstelik öyle bir konuşma ki, mesleğin onurunu ve sorumluluğunu hatırlatır nitelikteydi.

Bu yazı vesilesiyle, Sayın Bilal Oğuz’a yalnızca bir siyasetçi olarak değil, bir insan olarak gösterdiği duyarlılık için teşekkür ediyorum. Dilerim bu çağrı, başta gazeteciler olmak üzere herkesin kulağına ulaşır. Çünkü sesler kayboldukça, yalnızca gazetecilik değil, toplum da sessizliğe mahkûm olur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir