Pazar, Haziran 22, 2025

Köşe Yazıları

Görünmeyen Engeller Görülmeyen Hayatlar

Engelliler Haftası her yıl 10-16 Mayıs arasında kutlanıyor. Kutlanıyor mu gerçekten? Yoksa yalnızca bir takvim zorunluluğu gibi “anılıyor” mu? Yıllardır bu haftayı yaşayan bir engelli gazeteci olarak şunu söyleyebilirim: Engellilik meselesi hâlâ hak temelli değil, yardım temelli bir bakışla ele alınıyor. Ve bu yaklaşım, bizleri eşit yurttaşlar değil, sürekli “şefkat nesnesi” olarak konumlandırıyor.

Sadece Rampa Yetmez

Kamu binalarının önüne konan rampalar, asansöre sesli yönlendirme sistemleri, otobüslerde yer alan alçaltma mekanizmaları elbette önemli adımlar. Ama bunlar yeterli mi? Hayır. Çünkü erişilebilirlik sadece fiziksel değil; zihinsel, sosyal ve kültürel bir meseledir. Fiziksel ortamlar kadar zihinler de erişilebilir olmalı. Oysa engelli bireyler hâlâ iş piyasasında “riskli”, sosyal yaşamda “gereksiz masraf”, politikada ise “temsilsiz” olarak görülüyor.

Medyanın Rolü ve Sorumluluğu

Bir medya mensubu olarak kendi alanımda da çarpıcı bir çelişkiyi gözlemliyorum: Engelli bireyler medya içeriklerinde ya “mucizevi kahramanlar” ya da “acınası figürler” olarak sunuluyor. Ya ilham kaynağıyız ya da “dram malzemesi”. Oysa sıradan hayatlarımız, günlük mücadelelerimiz, sistemle yaşadığımız çatışmalar neredeyse hiç görünmüyor. Medya, engelli bireyleri insanlaştırmak yerine istisnalaştırarak ayrımcılığı yeniden üretiyor.

Engellilik Politik Değildir, Politiktir

Engellilik bireysel bir durum değildir; toplumsal yapının eksikliklerinin sonucu olarak daha da ağırlaşan bir deneyimdir. Kamusal alanın erişilebilir olmaması, eğitimin kapsayıcı olmayışı, istihdamda kota sisteminin göstermelik oluşu hep siyasi tercihlerdir. Engellilik, bir “yardım” konusu değil, bir hak meselesidir. Bu yüzden de politik bir mücadeleyi gerektirir.

Temsil Sorunu: Sadece Rakamlarda Varız

Siyasi partilerin listelerinde, sendikaların yönetiminde, üniversite kürsülerinde, ekranlarda, gazetelerde engelli bireylerin temsili hâlâ son derece sınırlı. Bizi anlatanlar biz değiliz. O yüzden temsil, yalnızca bir var olma meselesi değil, aynı zamanda kendimizi anlatma hakkımızdır. “Bize rağmen bizsiz” yapılan politikaların artık son bulması gerekiyor.

Ne Yapmalı?

  • Hak temelli dil yaygınlaştırılmalı; yardım değil, eşitlik vurgulanmalı.
  • Erişilebilirlik denetimi yalnızca inşaat değil, tüm kamusal hizmetler için zorunlu hâle getirilmeli.
  • Medya organları engellilik konusunda etik yayıncılık eğitimi almalı.
  • Kotalar değil, kapsayıcı politikalar geliştirilmeli.
  • Engelli bireylerin öz örgütlenmeleri desteklenmeli; temsilde söz sahibi olmaları sağlanmalı.

Engelliler Haftası, yılda bir kez vicdan rahatlatma haftası olmaktan çıkarılmalı. Bizler, yalnızca bu haftalarda hatırlanacak “özel bireyler” değil, her gün, her alanda eşit haklara sahip yurttaşlarız. Engelliliğin kendisi değil, toplumsal engeller sorun. Bu sorunları çözmek, sadece engellilerin değil, insanlığın meselesidir.

Kamu kurumları ve belediyeler engelsiz yaşam merkezleri açıyor önemli mi? Evet ironiye bakın ki bir engelliyi burda istihdam edelim denmiyor yani engelsiz yaşam merkezinde çalışan bir engelli bile yok. Engelsiz yaşam merkezlerinde engellinin adı var kendisi yok!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir